Cinsellik ; Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin ilk basamağında yer alan beslenme, barınma ve korunma gibi bireyin en temel fizyolojik ihtiyaçlarındandır ve bu cinsel güdü doyurulmadığı takdirde birey ruhsal iyilik halini koruyamaz ve psikolojik bir rahatsızlık meydana gelir.
Cinselliğin sağlıklı olarak yaşanmamasının en temel sebeplerinden biri, bireyin yaşadığı toplumda cinselliğin nasıl anlatıldığı ve anlamlandırıldığının farklı olmasıdır. Bu nedenle de bir tabu olarak hayatımızda yer alır.
Cinsellik ilk çocukluktan itibaren bireyin kendi vücudunu tanıması, sevmesi ve kabul etmesiyle başlar ve mahremiyet eğitimiyle devam eder. Cinsel meraklılık ilk olarak yaşamın 3. ve 4. yıllarında başlar bu yaşlarda çocuklar cinselliğe karşı meraklıdırlar.
Çocuklar cinsellikle ilgili meraklarını ilk olarak “ben nasıl dünyaya geldim?” sorusunu yönelterek sorgulamaya başlarlar.
Bu yaştaki çocuklara cinselliği en sade ve anlaşılır şekli ile anlatmak gerekmektedir.
Çocukların sordukları cinsellik ile ilgili sorular yanıtlanırken dikkatli olunmalıdır. Söylenilen bir söz veya olumsuz tepki çocukların ileriki yaşamlarında problem olarak karşılarına çıkabilmektedir.
Mahremiyet eğitimi verilirken de çocukların üzerinde aşırı baskı kurmak, mahremiyet kurallarına uymadıkları zaman olumsuz tepkiler vermek (kızmak, bağırmak, korkutmak) yaşamın ileriki yıllarında ciddi problemler olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Çocuklar cinsel meraklılıkları, mahremiyet duyguları gelişirken birbirinden farklı ruh haline bürünebilir ve birbirinden farklı durumlar yaşayabilmektedirler ve bu süreçlerde uzman desteğine hem aileler hem de çocukları gerek duyabilmektedirler.
Gelişimsel dönemlerde özellikle bilinçli farkındalık ile ele alınması gereken önemli bir konudur cinsellik. ‘Çocuktur anlamaz, nereden bilecek, ayıp bir kere’ gibi düşüncelerle erken dönemde cinselliğin yok sayılması, ileriki dönemlerde bireyin cinsellikle alakalı doğru bildiği yanlışları hayatına entegre etmesine sebep olabilir.
Örneğin erken çocukluk döneminde Çocukluk Mastürbasyonu söz konusudur ve sağlıklı değerlendirilemediğinde ileri dönemlerde psikolojik açıdan birçok olumsuzluğu beraberinde getirip yaşam kalitesini düşürebilmektedir.
Kültürel, geleneksel açıdan bakıldığında çeşitli ritüellerin çocuğun cinselliği algılaması (sünnet gibi), ergenlik döneminde fiziksel ve psikolojik değişimlerin cinsellik basamağının sağlıklı ilerleyememesi (regl başlangıcı gibi), yetişkinlik döneminde sağlıklı cinsel hayat sürdürebilmenin önüne travmatik engeller oluşturabilmektedir.
Bu sebeple doğru bilinen aslında yanlışların, uzmanıyla değerlendirilmesi desteklenmesi oldukça önem taşımaktadır.
Yetişkinlik sürecine baktığımızda ise birey sosyal olarak başarılı bir pozisyonda yer alan bir yönetici, doktor dahi olsa 1. Basamakta yer alan cinsellik ihtiyacı doyurulmadığı için sorunlu bir geçiş meydana gelir.
Bu nedenle birey sürekli gergin olarak, sosyal çevresi ve ailesiyle hatta kendisiyle çatışmalar yaşayarak psikolojik iyilik halini korumakta ve iyi bir yönetici olmakta zorluk yaşar.
Sağlıklı bir cinselliğin yaşanması için bireyin önce kendi vücudunu tanıması, sevmesi nelerden zevk aldığını keşfetmesi gerekir sonrasında ise partnerinin vücudunu tanımasıyla ve cinsellik hakkında rahatsızlık duymadan konuşulması ile gerçekleşmektedir.
Bu gerçekleşmediği takdirde çiftler ne kadar tolere etmeye çabalasa da aralarında sağlıklı bir iletişim gerçekleşememektedir.
Lena psikoloji merkezi uzmanları olarak çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik döneminde yaşanan cinsel problemlerinize destek olmaya hazırız.
Detaylı bilgi için 0533 599 53 62 numaralı telefondan bizlere ulaşabilirsiniz.